Sulağankaya (3580m.) / Aladağlar

           Sulağankaya’ya çıkmak için epey yıldır beklemişiz. bu yıl, bu yıl,  olmadı bu yıl derken nasip 2020’ye imiş. Ekip çok güzel, bol muhabbetli, yorulmayan,  on numara beş yıldızı hak ediyor. Raporu hazırlayan Umut Karkın’a çok teşekkür ediyorum. 

ALADAĞLAR MİLLİ PARKI

SULAĞAN KAYA FAALİYETİ / SEYTAN RAMPASI VE BATI SIRTI ROTASI

20 EYLÜL 2020

 

Bir gün önce (19/09/2020) cumartesi öğlen saatinde gerçekleştirdiğimiz Çatak tepe faaliyeti çok kısa sürede ve yeni bir rotadan (rotanın mimarı Dursun Şimşek’tir) zirve yapılarak sonuçlanmış ve dört kişilik ekibimizi oldukça mutlu etmişti. Bu arada ekip, Dursun ŞİMŞEK, Serdal TELEVİ, Hikmet İÇEL ve ben Umut KARKIN’dan oluşmuştu. Çatak tepe öncesi plan şuydu; eğer Çatak tepeye çıkabilirsek ve dönüşümüz çok geç olmazsa ertesi gün Sulağan kaya doruğunu deneyecektik, cumartesi öğlen on ikiye doğru Arpalık tarafından tırmanışa başlamış, bir buçuk saat sonra kayanın dibine ulaşmış ve yaklaşık 400 metrelik kaya etabını tırmanarak iki saat elli dakika da doruğa ulaşmıştık, çok kısa sürede güzel bir iş çıkarmanın sevincini zirvede yaşamak hakkımız ve benim adetim olduğu üzere zirvede biraz vakit geçirmek isterken düşen yağmur damlaları ekibimizi inişe yöneltti ve Çatak tepeye arpalık tarafından baktığınız da solda kalan rotadan inişimizi bazı yerlerde ip açarak gerçekleştirdik. Toplamda beş saat yirmi dakikada faaliyeti bitirdik.

Faaliyeti erken ve çok yorulmadan bitirdiğimizden dolayı hemen ertesi gün için Sulağan kaya planını yaptık. Sabah beşte Nedim hocanın Martı mahallesinde ki evinden hareket edip, aracımızı Emli ormanının içinde araç yolunun sonunda bırakıp oradan yürüyüşe başlayacaktık.

Plana sadık kaldık, sabah dörtte kalkarak, kahvaltı ve diğer hazırlıklar sonrası Serdal’ı da alarak Sarı Mehmet’in yurdu, oradan Emli ormanının içinde ki araç yolunun bitimine vardık ve çantalarımızı sırtlanıp orman içindeki patikadan yürüyüşe başladık. Yirmi dakika sonra ormandan çıkıp parmak kaya vadisine dönen yere ulaştık ve anladık ki yürümemiş koşmuşuz 😊.

Araçtan ayrılmamızdan üç saat sonra sırasıyla Emli Ormanı, Koca Dölek, Vali Konağı’nı geçip Sıyırmalık Boğazı’nın sonuna, ünlü Şeytan Rampasına varmıştık. Kendi aramızda şakalaşmadan geçemedik, biz insan mıyız diye; gerçekten koşar adımlarla, molasız bir şekilde epeyce yol kat etmiştik, sayısal olarak bakacak olursak 2000 metre irtifadan 3130 metre irtifaya ulaşmış ve uzunluk olarak 7,5 km yol almıştık.

Bu zirvenin en önemli ve ilgi çeken yeri Şeytan Rampası denilen ve Sıyırmalık vadisinin sonunda yer alan duvarı soldan sağa, yukarı doğru kesen ilginç ve tehlikeli bir rampa ve işte oradaydık, ekibimizden hiç biri bu rampayı ve Sulağan kayaya çıkmamıştı. Rampanın başında derin olmayan bir mağara var, orada durup bir şeyler atıştırdıktan sonra rampayı tırmanmayı başladık.

Şeytan Rampası, Tunç Fındık’ın Aladağlar kitabında 47.1 rotası olarak yer almış ve ilk çıkışı Ömer Burhan TÜZEL ile Ingrid REUBER çıkmış olarak görünmekte. Şeytan Rampası ismini kim verdi bilmiyorum ama her dağcının ilgisini çekmeye yeten karizmatik bir isim verilmiş ve ismini bence hak ediyor.

Kısaca Şeytan Rampasını tarif etmek gerekirse, 300 metre uzunluğunda 40-45 derecelik bir yatıklıkta yer yer pürüzsüz, yer yer su oluklarının ve yer yer çatlaklı ayakta durmaya izin veren kırıklı yüzeylerin olduğu, aşağıdan geniş başlayarak yukarı doğru daralan hatta en sonunda kayalar tarafından tıkanmış gibi duran, 200. metrelerde solda bir mağarası olan, tırmanış için yetirince sikke ve emniyet noktası (sol duvarda) olan ancak serbest tırmanılırken tek hatada mutlak ölümün gerçekleşeceği bir rampa. Tırmanış güvenliği açısından bir kişinin lider çıkarak ip açması risksiz ve zevkli bir tırmanışın önünü açacaktır.

Rampanın başları, bizlerin tırmanış yaptığı günden bir iki gün önce rampanın başları anlamsız ve gereksiz bir şekilde boltlanmış, neden ve kimin tarafından yapıldığı şu an için belli değil, yakın zamanda ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.

Bu arada yukarıda Şeytan Rampası isminin karizmatik olmasından bahsetmiştik ya yukarıda, bir de bu rotanın sonunda 47.2 numaralı bir rota var, tabi ki çok daha zor ve tamamen geleneksel tırmanış gerektiren bir rota. Rota V- derece bir rota ve ismi İBLİS MERDİVENİ 😊, kim bilir belki başka zamanda iblisi deneriz 😊.

Şeytan Rampasının en üstünde eğim artıyor, kulvarı tıkar gibi duran kayalar tırmanılınca arkada Akkapız boğazını olduğu gibi görüyorsunuz, hemen sırttan sola doğru basit kaya geçişlerini yaptıktan sonra uzunca çarşaklı yamaç sizi bekliyor, ister çarşaktan isterse soldan sırta yakın kayalardan Sulağan Kaya’nın doruğuna doğru çıkabilirsiniz. Biz soldan kayalardan geçmeyi tercih ettik ve sırt hattında, Cebel geçidine bakan isimsiz zirveye de uğrayarak yolumuza devam ettik, her daim arkamızda C1, C2, Güzeller, Lahitkaya ve daha arkada Kaldı doruğunu bırakarak.

Rampa sonundan yaklaşık 2 saat sonra biraz da oyalanarak zirve boynuna vardık, 100 metre civarında çürük ve sevimsiz, kılçık hattını geçtikten sonra işte zirvedeyiz, zirvenin hemen ilerisinde aynı yükseklikte bir zirve daha var ancak oraya geçiş gerçekten çok tehlikeli ve gereksiz olduğu için oraya geçmiyoruz. Bir gün önce Çatak Tepe doruğunda hiç beklemeden inmenin acısını Sulağan Kaya’da çıkartıyoruz, birbirimizi tebrik ettikten sonra muhteşem Aladağlar manzarasına karşı öğlen yemeğimizi yiyoruz, dağın kuzey duvarı yer yer karlı, geceden kar yağmış, yılın ilk karı olduğunu düşünüyoruz. Bu arada Vay Vay tarafı kapalı ve Kokorot Vadisi sisle kaplı, ara ara Kaldı tarafları da sisten görünmüyor, hava bozacak gibi!

Yemeğimizi de yedikten sonra dağın kuzey duvarı ile güneyini birleştiren, bazı yerlerinde bir ayak basacak dahi yeri olmayan sevimsiz kılçığı geçip boynun başladığı yere inmeye çalışırken hemen aşağımızda dağ keçisi sürüsünün vadi tabanına doğru indiğini görüp epeyce seyrettikten sonra inişe devam ediyor ve boynun başladığı noktaya iniyoruz. Uzunca bir çarşak inişi var ve çarşak Şeytan Rampasından çıkışa yüz metre kalana kadar devam ediyor. Çarşağı 9 dakikada iniyoruz 😊 ve gece yağan yağmurdan dolayı paçalarımız dahi çarşak tozuna bulaşmıyor.

Serdal bizden önce indi ve ortalıkta görünmüyor, bu arada çarşaktan indiğimizde basan sisten dolayı rampanın girişini bulmakta zorlansak ta kısa süre sonra girişi buluyor ve Serdal, rampanın en üstündeki kaya babasına emniyet için bırakacağımız ipi bağlamış ve bir ip boyu iniş yaparak mağaraya ulaşmış ve bizi beklemekte, 20-25 metre indikten sonra, Serdal’ın kaya babasına bağladığı emniyet notkasından ikinci inişi gerçekleştirip mağaraya Serdal’ın olduğu yere ulaşıyoruz. Mağaranın hemen girişinde bulunan kum saatine, açık perlon bağlayarak ve ipleri birleştirerek ve rotada bulunan sikkeleri kullanarak yaklaşık 50’şer metrelik inişlerle rota tabanına ulaşıyoruz.

Sonrası malum, bitmeyen vadi yapmışlar, arkadaş bu orman bu kadar uzun değildi sabah 20 dakika sürdü hem de yokuş yukarı, şimdi neden bitmiyor ki 😊şeklinde serzeniş ve Hikmet’in açtığı müzik eşliğinde, Emli Ormanının da bulunan aracımıza ulaşıyoruz.

10 saat 20 dakika da faaliyeti tamamlıyoruz.

Faaliyetin  sayısal verilerine ve rotaya aşağıda ki linkten ulaşabilirsiniz.

https://tr.wikiloc.com/dagcilik-rotalari/sulagan-kaya-aladaglar-57148138#wp-57148144